1 Kasım 2016 Salı

Likya Yolu Günlüğü 12. Gün (Fakdere-Boğaziçi Köyü-Apollonia-Aperlai)



12. Gün (21 Eylül): Fakdere-Boğaziçi Köyü- Kılınçlı-Apollonia-Aperlai

Sabah kahvaltımızı yapıp yola çıkacağız; ancak ekmeğimiz yok, İsa bize ekmek satmıyor sadece kalanları alabileceğimizi söylüyor. Kahvaltıdan kalanları alarak yola koyuluyoruz. Yolda Avustralyalı çift ile karşılaşıyoruz onlar bizden erken çıkmıştı. Beraber yürümeye devam ediyoruz. Boğaziçi köyüne geliyoruz, bize çay demleyecek ve ekmek verecek birileri arıyoruz. Bir motorlu geçiyor ve bize ileride pansiyon olduğunu onların yardımcı olacağını söylüyor. Pansiyon sahibi bizi arabasıyla alıyor ve bildiğin mafya kalesi gibi bir yere götürüyor. Pembe şortlu bu abi İtalyan mafyalarını andırıyor sanki GTA oyunundan fırlamış gibi. Çay ve ekmek karşılığında 20 TL. isteyince sigortalar atıyor. Zaten İsa’nın suya 5 TL istemesi canımızı sıkmıştı. Adama bir kızıyoruz, adam korkuyor tamam ne isterseniz onu verin kızmayın diyor. Aslında kızdığımız şey bizi ekmeksiz susuz bırakmaları ve bunu bilerek planlı yapıyor olmaları. Bizi kendilerine mecbur ediyorlar böylece ne isterlerse kabul edeceğiz. Pembe şortlu insaflı çıktı, 2 ekmek verdi 3 tane de bayat ekmeği promosyon olarak bize verdi. İlerleyen parkurlarda bu kıtlığın eseri olarak yanımızda 8 ekmekle gezeceğiz alın bi spoler daha : ) Çay ve ekmek için 15 TL ödeyip işletmenin Wifiını sonuna kadar sömürüp yola devam ediyoruz. Okuduğumuz kadarıyla Aperlai de pansiyon var ve başka da bir şey yok. Aynı şeylerle karşılaşmamak için kişi başı 8 LT su taşımaya karar veriyoruz, neredeyse damacana sırtlanacağız, Allah’ın suyuna 5 TL vermek zorumuza gidiyor. Yürüyüş devam ediyor, parkur güzel ve keyifli derken aperlaiye hava kararmak üzereyken varıyoruz. Kate ve Simon,  Purple House (pansiyon) ile anlaşmışlar biz kamp yerine para vermeyeceğiz bunun için antik kentin bitimine çadır atıyoruz. Gece de bol suyumuz var çay demliyoruz ateş yakıyoruz, sahilde şerzlong buluyoruz hemen alıp ateş başına getiriyoruz bugün keyifli geçecek. Derken çadıra yöneliyorum uzaktan yemyeşil 2 göz bana bakıyor, ne olduğunu anlamaya çalışıyorum. Kuyruğu olmadığını görüyorum ne lan bu! Sonrasında Aysun bağırıyor çadırda şoka girmiş, çıktım baktım sahilden sesler geliyor ama Aysun’a çaktırmıyorum belli ki domuz buralarda. Mehmet ve Aysun biraz tedirgin oluyorlar ateşi besleyip uykuya çekiliyoruz, sabah öğreniyorum ki Mehmet elinde bıçakla uyumuş : )
Aperlainin Likya dönemindeki yerini incelersek; Aperlai antik kenti, bugünkü Kaş ile Kekova arasında bulunan Sıçak Yarımadasında uzun ve dar bir koyun başlangıcında yer alıyor. Kaş’tan ve Üçağızdan Sıçak İskelesine denizden gidiş, ulaşım yönünden en kolay yolculuk şeklidir. Kent adının orijinali Luwi dilinde “Aprillai” olup “Akarsu Boğazı” anlamına gelmektedir. Aperlai, küçük boyutlu bir Likya liman kentidir. M.Ö. V. ve IV. yüzyıla ait eserler olarak APR ve PRL kısaltmalarıyla bastırdığı Lykia dili ile yazılmış gümüş sikkeler, Aperlai’ın Lykia Birliği öncesi varlığına işaret eder. Şehrin ismine daha çok, geç devir yazarlarında Plinius, Stadiasmus, Ptolemaios, Hierokles’te rastlamak mümkündür. 16. yüzyılda, tamamen terk edildiği ve belki 3-5 balıkçı ailesinin barındığı korunaklı bir liman olarak Piri Reis’in Kitab-ı Bahriye’sinde de anılmaktadır. Birlik dönemine ait sikkeleri de ele geçmiş olan Aperlai’ın diğer Roma egemenliğindeki Lykia şehirleri gibi yalnız III. Gordianus zamanında sikke basma yetkisine sahip olduğu bilinmektedir. Lykia Birliği sırasında Aperlai; üç kentin, bazı kaynaklara göre ise dört kentin “tek oya” sahip olduğu birliğin başındadır. Aperlai’ın Simena, Apollonia ve İsinda ile bir “sympoliteia” imzaladığı ve oluşturduğu kesindir. Söz konusu üç şehrin vatandaşlarından yazıtlarda “Simena’dan Aperlailılar” diye söz edilmekte ve kendi etnik isimleri kullanılmamakta idi. Bizans dönemi Piskoposluk kayıtlarında ise ismi “Aprillae” şeklinde karşımıza çıkmaktadır.
Kentin kalıntıları denize doğru inen tepenin eteklerinde, körfezin kuzey tarafında yer alıyor. Aperlai antik kenti, deniz kenarından başlayarak, akropole doğru uzanan rektogonal ve poligonal tekniklerin kullanıldığı, kulelerle takviye edilmiş surlarla çevrilmiştir. Kuzey surların üstünde kare planlı üç adet savunma kulesi görülür. En iyi korunmuş durumda olan Batı duvarı, ikisi düz biri kemerli üç kapıya sahiptir. Güney duvarı ise tepe yamacına dik olarak devam eder ve poligonaldir. Günümüzde büyük ölçüde tahrip olmasına rağmen orta kısmında şehre girişi sağlayan, iki yanında birer kulesi bulunan bir kapı yer almaktadır.
Tüm Likya liman kentlerinde olduğu gibi Aperlai’da da limana yakın iki adet Roma dönemi hamam kalıntısı saptanabilmiştir. Biri akropolün kuzeybatı köşesinde diğeri de güney-doğu köşe de olmak üzere iki adet küçük boyutlu Bizans kilisesi kalıntısı dikkat çeker. İ.S. 6.-7. yüzyıllara tarihlenen her iki kilisede bazilikal planda inşa edilmiş olup, erken Bizans kilise mimarisini yansıtır. Orta geniş koridorun her iki yanında, iki dar koridor, sonunda ise yarım daire planlı apsis yer alır.
Kentin nekropolü kale surlarının doğusunda yer almakta olup çok sayıda Likya lahitleri bulunmaktadır. Rıhtım, rıhtıma ait binalar ile rıhtıma yakın yapıların kalıntıları bugün sular altındadır




 

 .

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder