3. Gün (12 Eylül):
Kirme-Faralya-Kabak Koyu
Gün Batımı Restaurant
sahibi Ali Rıza Bey nefis kahvaltımızı hazırlıyor ve sabah 8:30-9:00 arası
yürüyüşümüze başlıyoruz. Kendisi konaklama için ücret almıyor, sabah akşam
yemeği ve akşam içtiğimiz kolalar dahil 2 kişi için 65 TL. ücret alıyor,
doğrusu çok insaflı hele de sonradan karşımıza çıkacak olan Ahmet amcanın
yanında bedava, ilerleyen günlerde tüm sahtekarları deşifre edeceğim J
Kirme köyünden Faralya’ya
doğru yürüyoruz, yol iniş şeklinde keyifli bir parkur ile devam ediyor. Faralya’da
konaklama imkanları daha fazla. Adrenalin ararsanız ip kullanarak kaya
parkurlarından kelebekler vadisine de inebilirsiniz. Ücretsiz kamp yapmak
isteyenler Faralya girişinde akan derenin kenarında kamp kurabilirler. Faralya’dan
bir şey almayıp, Kabak yolundan devam ediyoruz, Faralya Kabak arası yaklaşık
5km. yürüyüşümüz esnasında Resmiye ve Yasin ile tanışıyoruz. İstanbul’dan
gelmişler, gps leri olmadığı için yolu şaşırıp Faralya’yı atlamışlar geri dönüp
yemek yedikten sonra Kabağa geleceklerini söylüyorlar. Bu durumu pek anlamasam
da işlerine karışmak istemediğim için üstelemiyorum. Tabi sonradan anlatıyorlar
geri dönüşün uzun olduğu için vazgeçip Kabak yolundan devam etmişler. Kaş
sahilinde hep birlikte dalış yapacağız Yasin ve Res sonradan iyi dostlarımız
olacak şimdilik tanımıyoruz : ) Evet bugünlük yürüyüşümüz bitiyor Kabak köyüne
geldik, burada dikkat edilmesi gereken, Likya yolu bu bölümde absürt şekilde
gereksiz bir dik iniş yapıyor. Kamp yükü ağır olanlar bu yolu tercih etmeyip
mutlaka stabilize yolu kullansınlar, sakatlık çıkabilir. Kabak koyuna sağ sahilden
iniyoruz 7-8 çadır kurulmuş denizden 30m yüksekteler, doğrusu hoşuma gitmedi
çok dik yerler, sahile iniyoruz. Sahil ise bayramın verdiği kalabalıklık ile
doğrusu taşıyor. Her türden, tenden insan mevcut. Sahilin sonunda bir ağacın
altında zombi gibi dolaşan uyuşturucu bağımlılarını görüyoruz ve şoka
giriyoruz. Nasıl yani? Jandarmanın bile gelemediği bu bölgede maalesef
uyuşturucu partilerinin verildiğini öğreniyoruz, kimse onlara karışmıyor,
onlarda kimseye sataşmıyor. Hoşuma gitmedi!. 20’ li yaşlarda içtiği hapın ya da
otun etkisi ile yerdeki küllere gözlerini, yüzünü süren ve simsiyah dolaşan bu
gecencik insanlara birilerinin müdahale etmesi gerekiyor; çünkü oraya bayram
için gelmiş 16-17’ li yaşlarda çocuklar bulunuyor. Hemen sahilden uzaklaşıyoruz
sol sahile doğru tırmanıyoruz orada da çadır yerleri dolu ve çok kalabalık
burada benim plan devreye giriyor. Kabak sahilden Likya yoluna girip orman
içinde kamp atmak. Yaklaşık 300m. ilerleyip orman içinde çadır kuracağımız yer
buluyoruz, Kabak sahilde dip dibe çadırlar 50 TL öderken biz doğayla iç içe
ücretsiz kamp atıyoruz. Doğrusu kamp alanına da para ödemeyi anlamsız
buluyoruz. Çadırlarımızı kurduktan sonra Kabak denizinin tadını çıkartıyoruz,
ardından yemeklerimizi yedikten sonra orman içi kampımıza gidiyoruz. Gece
müziğin etkisiyle coşup uluyan insanların sesleri kesildikten sonra çakalların
yakaladıkları kuş ya da tavşanı boğmaları ve yemelerinin sesleri geliyor,
doğrusu burası biraz fazla doğal geldi en iyisi uyumak :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder