1 Kasım 2016 Salı

Likya Yolu Günlüğü 1. Gün (Kaya Köyü-Ölüdeniz)


Likya Yolu Günlüğü    (10 Eylül - 2 Ekim) 

Kapının üstündeki ekranda adım göründü sıra bana gelmişti, çekingen adımlarla odaya ilerledim. 15 dakika önce çekilen MR sonucu doktorun bilgisayarına yüklenmişti. Birkaç dakika inceledi, surat ifadesini dikkatle izliyordum, birden kaşlarını kaldırdı ve belinde birkaç fıtığın var evladım dedi. O anda dünya başıma yıkıldı,  Likya Yolu maceram burada bitti mi?  Sonra ekledi korkma küçük fıtıklar bunlar Fizik Tedavi ile yok etmeye çalışırız. Peki uzun bir yola çıkabilir miyim? Sırtımda çanta ile 20 gün yol yürüyeceğim mahsuru var mı? Bana baktı ve güldü. Gidebilirsin..

15 Temmuz gelişmelerinden sonra Yurt dışı dağ tırmanışlarımızı iptal etmek zorunda kalmıştık. Yıllık izinler iptal edilmelerinden 1 ay sonra tekrar açılmasıyla acaba ne yapsam diye düşünüyordum. Uzun zamandır aklımda Likya Yolu vardı, kulüp olarak Gelidonya Feneri ve Tahtalı Dağı tırmanış ve yürüyüşlerimiz olmuştu bu bölgeyi çok sevmiştim ve ani bir kararla Likya hazırlığına başladım. Forum sitelerinde ya da yardımcı likya sitelerini araştırdım. Farklı görüşler ve farklı düşünceler olduğunu gördüm, dağcılık sporunun da bana kattığı düşünce ile minimum malzeme ile keyifli bir yürüyüş hazırlığı yapmaya ve çantamın 10-12 kg olmasına karar verdim(2lt su dahil). Zira belimdeki yavrucukları büyütmeye niyetim yoktu. 

Aysun ile trekking yürüyüşünde tanışmıştık, O da Likya Yolunu yürümek istiyordu. Hedefi Gelidonya idi, hatta Gelidonya Feneri videolarını izleyip yürümeye karar vermiş. Benim hedefim ise Çıralı’ya kadar gitmekti. Yaptığım araştırmalarda çok az kişinin parkuru tek seferde yürüdüğü yönündeydi, başarabileceğimden endişeliydim, belimdeki fıtıklar buna müsaade etmeyebilirdi. Derken tüm hazırlıkları bitirdim ve 9 Eylül Cuma gecesi otobüse bindim, istikamet Fethiye otogarı..


1. Gün (10 Eylül): Kaya Köyü- Ölü Deniz

Cumartesi sabah Fethiye otogarına indim otogar içerisinde bir mekanda kahvaltımı yaptıktan sonra 200m. ileride Carrefour’dan su ve birkaç eksiğimi tamamlayıp hemen önünden (faralya kabak ve kaya köyü dolmuşları kalkıyor) kaya köyüne hareket ettim. 20 dk. lık yolculuk sonrası kaya köyüne vardım. Kayaköy, Muğla'nın Fethiye  ilçesine bağlı tanınmış bir mahalledir.
Kayaköy, birbirinden çok farklı iki yerleşim alanından oluşmaktadır. Bunların birincisi; turizmde de önemli yeri olan, 19. yüzyıl   başında kurulmuş, yamaçlara dayalı ve nispeten yakın tarihli bir yerleşim olmakla birlikte, Osmanlı Devleti'nin  son dönemlerinde, tamamı Rum  , 3000 nüfuslu bir kasaba boyutuna ulaşmış, eski adı Levissi şeklinde geçen mahalledir. 1957 Fethiye Depremi ile   evler harabeye dönüşmüş olsa da, canlı müze niteliği ile turistlerin büyük ilgisini çekmektedir. Diğeri ise 1512 yılından itibaren Osmanlı tahrir defterlerinde geçen Kayı Köyü'dür. Başta 39 numaralı tahrir defteri olmak üzere bölgede Oğuzların Kayı boyuna mensup Türkmenlerin yerleştiğine ilişkin kayıtlar mevcuttur. Kayaköy'de gezilip görülecek yerler arasında büyük ve küçük kilise ile on dört şapel bulunmaktadır. Ayrıca küçük kilise yanında bir çömlek atölyesi (Çömlekhane) vardır. 1923 yılında gerçekleşen mübadeleyle Levissi'de yaşayan Rumlar Yunanistan'a göç ederken Kayaköy'e de Selanik ve civarından gelen muhacirler yerleşmişlerdir. Tarihe bu denli tanık olduktan sonra doğrusu şaşkınlığımı gizleyemedim. Mübadele sonrası Rum evlerinin korunarak aşağı bölgelere muhacirlerin yerleştirilmesi doğrusu güzel bir düşünce olmuş böylece tarih korunmuş ve mübadelenin izleri silinmemiş. Gezimi tamamladıktan sonra Mehmet Demir’in önerisi ile sarp kaya ve çalıların olduğu araziden ölü deniz lagüne inmeye karar verdim. Yaklaşık 6-7 km. lik bir yürüyüş ile Ölüdeniz lagüne ulaştım. Bu bölgede konaklama ekonomik açıdan sıkıntılı, internet ortamında paylaşımların yapıldığı facebook camprail sayfasında gördüğüm “Cemil’in Yeri” diye gösterilen yere doğru ilerledim. Sun city beach’e bitişik olan kamp alanında sadece tuvalet ve duş imkanı var. Cemil abi para kaygısı olmayan emekli ihtiyar, birazda huysuz bir amca. Kendisine neden elektrik getirmiyorsun dediğimde, Elektrik gelirse buranın b.ku çıkar böyle doğal kalsın istiyorum dedi. Doğrusu haklıydı hemen çadırımı kurup ölü denizin tadını çıkardım. Çadır yeri 10tl olan kamp alanında su ve yiyecek satılmıyor her şeyi dışardan getirmek zorundasınız. 300m. ileride bulunan bakkaldan ihtiyaçlarınızı alabilirsiniz. Akşam saatlerinde Aysun geldi ve yanında birkaç genç arkadaş daha vardı. Çilem, Erdem ve 3 arkadaş daha, keyifli bir akşamdı.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder