1 Kasım 2016 Salı

Likya Yolu Günlüğü 21. Gün (Sarıçınar- Hisarçandır)



21. Gün (30 Eylül): Sarıçınar, Hisarçandır

Sabah uyanıyoruz yanımıza yeterli su aldığımız için bu günü stoklarımızı tüketerek geçireceğiz, bende yaklaşık 2lt. su var, kısa bir kahvaltıdan sonra hareket ediyoruz. Hedefimiz Hisarçandır. Yürüyüşümüz tırmanış şeklinde devam ediyor, yolda tedirgin olan Ukraynalı 3 turist ile karşılaşıyoruz, hareketlerinden şüpheleniyoruz. Bu bölgede bir tuhaflık olduğunu anlıyoruz. 1 saat sonra elinde sopalı olan 5-6 kişi karşımıza çıkıyor. Elinde telsiz olan birileri ile konuşuyor doğrusu duruma anlam veremiyoruz. Selam verip yaklaşıyoruz, köylü olduklarını söylüyorlar yeni başladık diyorlar ama garip bir durum var. Elim biber gazında, batonumu sağlamca tutuyorum. Aysun durumu anlayıp uzaktan ormana dalıyor Mehmet’le ikimiz yaklaşıyoruz. Etraflarını çeviriyoruz, kısa bir konuşma geçiyor aramızda doğrusu anlam veremiyorum ne aradıklarına. Nereye gittiklerini sorduğumda Göynük yaylası diyorlar? Peki ama neden, çok alakasız bir yoldalar. Fazla sorgulamadan uzaklaşmanın derdine düşüyoruz ve kontrollü şekilde geri çekiliyoruz. Mola için ileri bir bölgede oturuyoruz, adamların yürümekten vazgeçip bize doğru geldiklerini görüyoruz hemen toplanıp tırmanışa devam ediyoruz. Neyse ki kondüsyonları çok iyi değil, aradaki farkı açıyoruz ve Hisarçandır’ın yaylasına ulaşıyoruz. Çeşmelerden suyumuzu içiyoruz ve orada bekleyen bir adamı görüyoruz. O da tedirgin arkadaşlarını beklediğini söylüyor. Hemen toplanıyoruz ve devam ediyoruz. Yayladan geçerken İsminin Ahmet olduğunu söyleyen bir amca çay içer misiniz gençler diyor. Doğrusu daha önceki tecrübelerden sonra biraz tedirginiz; çünkü Antalya’ya yaklaştıkça dürüstlük kalmıyor. Bizi yürüyen paralar olarak gören insan sayısı artıyor; ancak Ahmet amcanın yaşı itibariyle böyle bişey yapmayacağını düşünüyoruz. Evinin bahçesinde oturmaya başlıyoruz bize çay demliyor. Aç mısınız diye sorduğu soruya sessiz kalıyoruz size yumurta kırayım diyor ve içeri gidiyor. 3 yumurta kırıp getiriyor ve 2 tabak çorba birazda domates kesmiş. Afiyetle yiyoruz getirdiklerini ardından kalmak istiyoruz, kendisine teşekkür ediyoruz. O da gençler borcunuz 80 TL. diyor. Şaka zannediyoruz ve birbirimize bakıyoruz. Zaman sanki birkaç dakika dondu öylece kaldık. Amca 2 yumurta kırdın diyorum hayır 3 yumurta kırdım diyor lafımı keserek. Ulan nerden bulduk bu adamı diyoruz. Fakdereli İsa bile buna göre baya insaflı çıktı. Olmaz sen bize paralı demedin yoksa yemezdik diyoruz. Si edin 50 TL atın gidin diyor. Ettiği küfür karakterini ziyadesiyle belirtiyor ama biz yine de edebimizi bozmak istemiyoruz. Amca sana verebileceğim 30 TL. deyip parayı uzatıyorum. Parayı alıyor bizde yüzüne bile bakmadan çantalarımızı sırtlanıyoruz, sinirden patlayacağız. Benim oğlum restaurant açtı Recep adı diyor ve yerini tarif ediyor. Onun tarifini dikkate alarak recebin dükkanına 300m. den fazla yaklaşmıyoruz sıkıntılı tipler bunlar. Hisarçandıra iniyoruz neyseki aşağıdaki insanlar daha ılımlı kahveci bize yardımcı oluyor sağolsun. Çadırımızı İmamdan izin alıp Caminin bahçesine kuruyoruz üstü kapalı rüzgara karşı korunaklı içinde sebil olan bu alan epey hoşumuza gidiyor. Bakkaldan yiyecek bişeyler alıp ertesi günü konuşuyoruz. İzinlerimiz bitti son günümüz kaldı Geyikbayırına ulaşabileceğimizden endişeliyiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder