18. Gün (27 Eylül):
Çıralı-Tahtalı Teleferik- Gedelme
Sabah 09:00 Pansiyon
sahibi Fatih Bey bizi Çıralı yol ayrımına kadar bırakıyor. Bugünkü planımız
Likya Yolu dışına çıkıp tahtalı dağına teleferikle çıkıp sonrasında kendi
yüklerimizle inip oradan Gedelme’ye ulaşmak. Zirvenin bize sunduğu eşsiz
manzarayı izlemek istiyoruz. Bindiğimiz minibüs ile teleferiğin olduğu yol
ayrımına kadar geliyoruz. Sonrasında servis ile teleferiğe gitmemiz gerekiyor.
Ancak servis saatleri çok az ve kişi başı 10 TL istiyorlar, hemen girişimle tek
gidiş yönü alarak 5 TL ye anlaşıyoruz. Servis saat başı ve daha 50 dk var, işin
gıcık tarafı servis geldiğinde teleferik kalkıyor bide yukarda 30dk onu
bekleyeceğiz. Program sekteye uğrayacak gibi hadi bakalım. Servis beklerken
Ukraynalı bir çift geliyor yanlarında çok şeker birde bebekleri var, adı Angelina.
Sevmemek ısırmamak için kendimizi zor tutuyoruz gözleri deniz mavisi, Aysun
dayanamıyor kucağına alıyor çok şeker ve uyumlu bir çocuk. Aile olarak Tüm
Rusya ve Türkiye’yi motorla gezmişler doğrusu çok imrendim. Hikayelerini
dinliyoruz serviste. Ve hareket zamanı teleferik geliyor biniyoruz, 10dk lık yolculuk sonrası
zirvedeyiz. Hava biranda değişiyor polar montlarımızı giyiyoruz, zirvede yamaç
paraşütü aktiviteleri de yapılıyor ücreti 600TL. doğrusu bu rakama paraşüt alıp
atlarsın ama zevk meselesi yoruma gerek yok. Paraşütle atlayacakların
yanlarından geçip iniş parkuruna gidiyoruz, doğrusu herkesin gözü bizde gıpta
ederek bakıyorlar havaya girmedik desem yalan olur : ) 1 saatlik iniş sonrası
Likya yolu bağlantısına giriyoruz. Bu bölgede Kemer ultra sky yarışları da
yapılıyor dağ koşusu bu senelerde epey popüler oldu hadi bakalım. Çukur yayla’ya
iniyoruz. Önümüze bir tabela çıkıyor Gedelme 15km. nasıl olur? Likya yolu sağı,
tabela solu gösteriyor ve kafamız karışıyor. Parkuru tek parça halinde attığım
için gps den göremiyorum, kalan yolu bilsem ona göre hareket edeceğim. Yörükle
sohbete başlıyoruz gençler ben sizi traktörle bırakayım 1 saat sonra ineceğim
diyor. Ardından bize yemek hazırlıyorlar doğrusu bu ikramı geri çevirmek
istemiyoruz. Sonrasında öğreniyorum ki Likya Yolu 5-6 km lik bir yol kalmış
keşke yürüseydik, akşam olmadan varırdık diyorum ama traktör inişi de ayrı bir
adrenalin katıyor. Yemekleri yedikten sonra traktörü yüklüyoruz, Yörüklerin
taşınma nedeni çıkan zehirli mantar, 2 gün önce 2 keçisi zehirlenmiş, tüm
emekleri boşa gidecek. Bizimde yardımımızla her şey hazır ama oturacak yer yok!
Mehmet ve Aysun şoförün sağına ve soluna oturuyor bende arka tarafta çuvalların
üstüne oturuyorum. Adam gaza bastıkça vahşi ata binmiş kovboy gibi
savruluyorum, 1 saatlik traktör yolculuğu beni mahvediyor. Her yanım tutuldu
ağrıyor yürümekten beterim. Arada bir durup bana sesleniyor orda mısın? diye,
değilsem ne olacaksa : ) Neyse Gedelme’ye ulaşıyoruz. Hayatımda gördüğüm en
suratsız insanların yaşadığı köy Gedelme, bizi yürüyen para olarak gören
insanların yoğunlukta olduğu bir köy. Bakkala giriyoruz ufak tefek bişeyler
alıyoruz ardından çay kahve var mı diyoruz. Yaptırırız diyor ne kadar? Nescafe
üçü bir arada için 5 TL istiyor, şaşkınız, oda bizi anladı ve poşeti 50 kr
olabilir yapması zahmetli! İyi de be adam su kaynatmanın nesi zahmetli, düğmeye
basacaksın elektrikli ocak suyu ısıtacak! Anlaşıldı bunlar fakdereyi bize
aratacak. Ardından kamp yeri arıyoruz, Orman Genel Müdürlüğü’ nün yerini
görüyoruz, ohh diyoruz bunlarda kamu personeli bize yardımcı olur. Gidip
konuşuyoruz; ama amir, amire soruyor, sonra o başka amire, işler karıştı en
sonunda 3 çadır yeri için Veysel Eroğlu’nu arayacaklar galiba. Neyse
vazgeçiyoruz ve köyün boşluk bir bölgesinde kamp yeri buluyoruz. Daha önce
yabancı turistler de burada kalmış belli, çaydanlık takmak için bile odun
bırakmışlar. Gece güzel bir ateş yakıyoruz çay demliyoruz bizimkiler tavuk
pişiriyor ama bende hal kalmadı çadıra girip yatıyorum. Sonra beni uyandırıp
ekmek arası tavuk getiriyorlar iyi de geliyor. Yarın yolumuz uzun hadi
uyuyalım..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder