22. Gün (01 Ekim):
Hisarçandır- Çıtdibi- Geyikbayırı
Bakkaldan ekmek
bekliyoruz, Cumartesi olması nedeniyle ekmek geç geliyor. Saat 09:00 da
ekmekleri alıyoruz. Kahvaltı yapsak zaman ilerleyecek. Yola çıkalım yolda durup
yeriz diyoruz. Elimizde GPS verisi yok çünkü yürüyüş bilgisi Hisarçandır’da
bitti. Yrüyüş bitiş tabelası geçen sene Geyikbayırına taşınmış oraya kadar
yürümemiz gerekiyor. Bunu da sonradan öğrendiğimiz için detaylı bilgi sahibi
değiliz işin kötü yanı internette çekmiyor. Bindik bi alamete gidiyoruz
gıyamete hesabı işaretleri takip ederek ilerliyoruz, doğrusu yolda işaretlerde
çok sık değil içgüdüsel olarak yön buluyoruz. Zorla da olsa çıtdibine
ulaşıyoruz. Mehmet’in suyu azaldığı için köye uğramak istiyor biz Aysunla
tırmanışa başlayalım sen arkadan yetiş diyoruz çünkü gece karanlığa kalmadan
Geyikbayırına ulaşmak istiyoruz. Asfalt yolu karşıya geçip kayalardan araziye
dalıyoruz, sağa doğru yol dönüyor ve köye giden yolun ters istikametinde
paralel olarak yükseliyoruz. Hedefimiz Karabel geçitini aşmak, saatler süren
tırmanış sonra antik kente varıyoruz. Talan edilmiş heryeri kazılmış bu kent
belliki pek korunaklı değil elini kolunu sallayan buraya rahatça girebiliyor. Antik
kenti kısaca gezip yola devam ediyoruz. Bu kısımdan sonra stabilize bitiyor ve
ormanın içinde inişli çıkışlı devam ediyor. Bir bölgede heyelandan dolayı izler
tamamen kaybolmuş, tehlikeli olan bu bölgeyi dikkatle iniyoruz ve kurumuş bir
dereye varıyoruz ardından tırmanış başlıyor. Bu parkur bir günde yapılacak bir
parkur değil hele de 22 gündür yürüyorsanız ancak şartları zorluyoruz son
enerjimize kadar. Aysun gayet uyumlu gidiyor ancak zorlandığı belli oluyor.
Saatler süren orman etabından sonra bir bahçeye geliyoruz. Bir amca bizi
karşılıyor çay içer misiniz diyor aynı anda hayır diyoruz: ) Yol bilgisi alıp
devam edeceğiz. Sağ olsun amcamız bize bildiklerini anlatıyor. Yolda
karşılaştığımız her yerli vatandaş gibi o da Kate benim arkadaşım diyor, ne çok
arkadaşı varmış bu Kate’in deyip yola devam ediyoruz. Yine tırmanış devam
ediyor bitmedi gitti doğrusu, Karabel geçidine saat 16:00 gibi varıyoruz hiç
durmadan aşıp inişe başlıyoruz. Yol burada üçe ayrılıyor siz mezarlığı hedef
alıp dik istikamette devam edin, az da olsa izler mevcut. Koşar adım
ilerliyoruz hava kararmadan yürüyüşü bitirmemiz lazım çünkü yiyeceğimiz yok ve
suyumuzda az, geceyi ormanda geçirmek istemiyoruz. Karabelden 5km. sonra bir
yaylaya varıyoruz. Hava kararmak üzere Geyikbayırı aşağıda görünüyor. Burada
bir karar vermemiz lazım, araziden devam eden yoldan gidersek 1 saat sonra hava
kararacak ve izlerinde az olması nedeniyle kaybolma riskimiz var. Kalan kısmı
araçla geçmek istiyoruz köyden bir abimiz sağolsun bizi götürmeyi kabul ediyor
ve kalan bu bikaç kilometreyi araçla tamamlıyoruz. Hava karardığı için tebelayı
aramaya başlıyoruz, yaklaşık 3-5 km. arası yürüyoruz ama kimse tabelayı hatta
Likya yolunun ne olduğunu bilmiyoru. Doğrusu yorulduk tebaladan vazgeçip son
araçla Antalya’ya gitmeye karar veriyoruz. Mehmet ise tabelayı aramak istiyor,
onunla vedalaşıyoruz yarın Antalya’da görüşürüz diyoruz. Aysun ve ben bir evin
önünde araç bekliyoruz. Ev sahipleri çok cömertler bize tepside bişeyler
hazırlayıp getiriyorlar, sanırım bunlarda yörük, bu yörükler ne iyi insanlar.
Araç geliyor Mehmet’i arıyorum son araç gel boşver tebaleyı diyorum ve ikna
ediyorum. Yoldan onu da alıyoruz ve Antalya’ya gidiyoruz. Ertesi gün vedalaşıp
otobüse atlayıp herkes yaşadığı yere gidiyor. Burada yazmadığım birçok anı ve
hikaye ile biraz da duygusal bir şekilde birbirimizden ayrılıyor. Doğrusu
askerlik gibi oldu bu yürüyüş. Birbirini hiç tanımayan ya da çok az tanıyan
insanların 20 günden fazlasını beraber geçirmesine neden oldu. Birbirimizi hiç
yarı yolda bırakmadık hırslarımıza yenik düşmedik ve bu yolu birlikte
tamamladık. Yorgunum ama gururluyum hayatıma yeni dostluklar kattım. Hikayeyi
burada tamamlıyorum. Yürüyüş yapmak isteyecek tüm dostlar için önerilere ve
desteğe hazırım her türlü bilgi almak için arayabilirisiniz.
Halil İbrahim ÇELİK
05053757174
Unutmadan
yanıma aldığım olmazsa olmaz malzemelerim.
11-
Boş ağırlığı az olması nedeniyle 750gr
40lt çanta (önerim 50lt çanta)
22-
1 adet uzun hafif pantolon
33-
4 adet terletmeyen decathlon tsirt
44-
1 adet kapri
55-
2 adet trekking çorabı
66-
1 adet sandalet (1 hafta sonra sandaleti
atıp parmak arası terlik aldım)
77-
1 adet hafif ve konforu yüksek yürüyüş
ayakkabısı
88-
3 adet iç çamaşırı
99-
Geniş şapka (enseyi koruyan)
110-
Güneş gözlüğü
111-
Dudak kremi
112-
Güneş kremi
113-
Cildimi korumak için argan krem
114-
Suyu süzmek için buff
115-
Gps (likya yolu yüklü)
116-
Çakmak
117-
Yiyecekleri asmak için ip (10m)
118-
Çadır
119-
Tulum
220-
Mat
221-
Sargı bezi yara bandı
222-
Islak mendil kuru mendil
223-
Ağrı kesici, grip için taylot, alerji
hapı, ishal hapı (2 şer adet)
224-
Düdük
225-
Sinek kovucu ( boşuna taşımayın hiç
gerek yok)
226-
2 adet süzülmüş ton balığı
227-
2 adet 350gr tahin pekmez karışımı
228-
Tang toz içecek
229-
Fındık fıstık incir
330-
Powerbank
331-
Kindle kitap okuyucu (rota bilgileri
detaylı yazılar yüklü)
332-
Telefon (wikilok haritaları yüklü)
333- Canon 550d fotoğraf makinesi ve şarj
kablosu (tavsiye etmem telefonlar bile artık iyi fotolarçekiyor)
334- Çanta içi suluk (hidro bag)
335-
Yedek pil
336-
Kafa lambası
337-
Mikrofiber yüz havlusu
338-
Mikrofiber deniz havlusu
339-
Polar mont
440-
İsviçre çakısı
441-
Biber gazı (kesinlikle alınmalı)
442-
İnce hafif sineklerden koruyan pijama
443- Müzekart
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder