1 Kasım 2016 Salı

Likya Yolu Günlüğü 22. Gün (Hisarçandır- Çıtdibi- Geyikbayırı)



22. Gün (01 Ekim): Hisarçandır- Çıtdibi- Geyikbayırı

Bakkaldan ekmek bekliyoruz, Cumartesi olması nedeniyle ekmek geç geliyor. Saat 09:00 da ekmekleri alıyoruz. Kahvaltı yapsak zaman ilerleyecek. Yola çıkalım yolda durup yeriz diyoruz. Elimizde GPS verisi yok çünkü yürüyüş bilgisi Hisarçandır’da bitti. Yrüyüş bitiş tabelası geçen sene Geyikbayırına taşınmış oraya kadar yürümemiz gerekiyor. Bunu da sonradan öğrendiğimiz için detaylı bilgi sahibi değiliz işin kötü yanı internette çekmiyor. Bindik bi alamete gidiyoruz gıyamete hesabı işaretleri takip ederek ilerliyoruz, doğrusu yolda işaretlerde çok sık değil içgüdüsel olarak yön buluyoruz. Zorla da olsa çıtdibine ulaşıyoruz. Mehmet’in suyu azaldığı için köye uğramak istiyor biz Aysunla tırmanışa başlayalım sen arkadan yetiş diyoruz çünkü gece karanlığa kalmadan Geyikbayırına ulaşmak istiyoruz. Asfalt yolu karşıya geçip kayalardan araziye dalıyoruz, sağa doğru yol dönüyor ve köye giden yolun ters istikametinde paralel olarak yükseliyoruz. Hedefimiz Karabel geçitini aşmak, saatler süren tırmanış sonra antik kente varıyoruz. Talan edilmiş heryeri kazılmış bu kent belliki pek korunaklı değil elini kolunu sallayan buraya rahatça girebiliyor. Antik kenti kısaca gezip yola devam ediyoruz. Bu kısımdan sonra stabilize bitiyor ve ormanın içinde inişli çıkışlı devam ediyor. Bir bölgede heyelandan dolayı izler tamamen kaybolmuş, tehlikeli olan bu bölgeyi dikkatle iniyoruz ve kurumuş bir dereye varıyoruz ardından tırmanış başlıyor. Bu parkur bir günde yapılacak bir parkur değil hele de 22 gündür yürüyorsanız ancak şartları zorluyoruz son enerjimize kadar. Aysun gayet uyumlu gidiyor ancak zorlandığı belli oluyor. Saatler süren orman etabından sonra bir bahçeye geliyoruz. Bir amca bizi karşılıyor çay içer misiniz diyor aynı anda hayır diyoruz: ) Yol bilgisi alıp devam edeceğiz. Sağ olsun amcamız bize bildiklerini anlatıyor. Yolda karşılaştığımız her yerli vatandaş gibi o da Kate benim arkadaşım diyor, ne çok arkadaşı varmış bu Kate’in deyip yola devam ediyoruz. Yine tırmanış devam ediyor bitmedi gitti doğrusu, Karabel geçidine saat 16:00 gibi varıyoruz hiç durmadan aşıp inişe başlıyoruz. Yol burada üçe ayrılıyor siz mezarlığı hedef alıp dik istikamette devam edin, az da olsa izler mevcut. Koşar adım ilerliyoruz hava kararmadan yürüyüşü bitirmemiz lazım çünkü yiyeceğimiz yok ve suyumuzda az, geceyi ormanda geçirmek istemiyoruz. Karabelden 5km. sonra bir yaylaya varıyoruz. Hava kararmak üzere Geyikbayırı aşağıda görünüyor. Burada bir karar vermemiz lazım, araziden devam eden yoldan gidersek 1 saat sonra hava kararacak ve izlerinde az olması nedeniyle kaybolma riskimiz var. Kalan kısmı araçla geçmek istiyoruz köyden bir abimiz sağolsun bizi götürmeyi kabul ediyor ve kalan bu bikaç kilometreyi araçla tamamlıyoruz. Hava karardığı için tebelayı aramaya başlıyoruz, yaklaşık 3-5 km. arası yürüyoruz ama kimse tabelayı hatta Likya yolunun ne olduğunu bilmiyoru. Doğrusu yorulduk tebaladan vazgeçip son araçla Antalya’ya gitmeye karar veriyoruz. Mehmet ise tabelayı aramak istiyor, onunla vedalaşıyoruz yarın Antalya’da görüşürüz diyoruz. Aysun ve ben bir evin önünde araç bekliyoruz. Ev sahipleri çok cömertler bize tepside bişeyler hazırlayıp getiriyorlar, sanırım bunlarda yörük, bu yörükler ne iyi insanlar. Araç geliyor Mehmet’i arıyorum son araç gel boşver tebaleyı diyorum ve ikna ediyorum. Yoldan onu da alıyoruz ve Antalya’ya gidiyoruz. Ertesi gün vedalaşıp otobüse atlayıp herkes yaşadığı yere gidiyor. Burada yazmadığım birçok anı ve hikaye ile biraz da duygusal bir şekilde birbirimizden ayrılıyor. Doğrusu askerlik gibi oldu bu yürüyüş. Birbirini hiç tanımayan ya da çok az tanıyan insanların 20 günden fazlasını beraber geçirmesine neden oldu. Birbirimizi hiç yarı yolda bırakmadık hırslarımıza yenik düşmedik ve bu yolu birlikte tamamladık. Yorgunum ama gururluyum hayatıma yeni dostluklar kattım. Hikayeyi burada tamamlıyorum. Yürüyüş yapmak isteyecek tüm dostlar için önerilere ve desteğe hazırım her türlü bilgi almak için arayabilirisiniz. 

Halil İbrahim ÇELİK
05053757174


Unutmadan yanıma aldığım olmazsa olmaz malzemelerim. 

    

11-      Boş ağırlığı az olması nedeniyle 750gr 40lt çanta (önerim 50lt çanta)
22-      1 adet uzun hafif pantolon
33-      4 adet terletmeyen decathlon tsirt
44-      1 adet kapri
55-      2 adet trekking çorabı
66-      1 adet sandalet (1 hafta sonra sandaleti atıp parmak arası terlik aldım)
77-      1 adet hafif ve konforu yüksek yürüyüş ayakkabısı
88-      3 adet iç çamaşırı
99-     Geniş şapka (enseyi koruyan)
110-     Güneş gözlüğü
111-     Dudak kremi
112-     Güneş kremi
113-    Cildimi korumak için argan krem
114-    Suyu süzmek için buff
115-  Gps (likya yolu yüklü)
116-  Çakmak
117-  Yiyecekleri asmak için ip (10m)
118-  Çadır
119-  Tulum
220-  Mat
221-  Sargı bezi yara bandı
222-  Islak mendil kuru mendil
223-  Ağrı kesici, grip için taylot, alerji hapı, ishal hapı (2 şer adet)
224-  Düdük
225-  Sinek kovucu ( boşuna taşımayın hiç gerek yok)
226-  2 adet süzülmüş ton balığı
227-  2 adet 350gr tahin pekmez karışımı
228-  Tang toz içecek
229-  Fındık fıstık incir
330-  Powerbank
331-  Kindle kitap okuyucu (rota bilgileri detaylı yazılar yüklü)
332-  Telefon (wikilok haritaları yüklü)
333- Canon 550d fotoğraf makinesi ve şarj kablosu (tavsiye etmem telefonlar bile artık iyi fotolarçekiyor)
334-  Çanta içi suluk (hidro bag)
335-  Yedek pil
336-  Kafa lambası
337-  Mikrofiber yüz havlusu
338-  Mikrofiber deniz havlusu
339-  Polar mont
440-  İsviçre çakısı
441-  Biber gazı (kesinlikle alınmalı)
442-  İnce hafif sineklerden koruyan pijama
443- Müzekart

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder