14. Gün (23 Eylül):
Kaleköy- Kapaklı-Andriake-Demre-Karaöz-Korsan Koyu
Sabah kahvaltımızı
yapıp yola çıkıyoruz, doğrusu asker gibi değiliz, kafamıza göre kalkıyor ve
genelde saat 09:00 gibi ancak yola çıkıyoruz. Likya yolu tarihe tanıklık etmek
ve doğayla iç içe olmak için yürünmesi gereken bir yol, en kısa zamanda rekor
kırdım en hızlı benim gibi saçma amaçlar uğruna yürünmemelidir. Doya doya tatil
ve yürüyüşü beraber barındırmalıdır, yoksa amacının dışına çıkılmış olur.
Kapaklı köyüne kadar nispeten kolay bir yol, Andirake geçişi ise tam bir
eziyet, yol daralıyor çalılar ayaklarınızı çiziyor ve tüm sahil girintilerini
yürüyorsunuz acıyla dolu birkaç saatin ardından Andirake’ye varıyoruz. Sahil
çok güzel kesinlikle birkaç saat harcanmalı; ancak bizim yolumuz uzun ve devam
ediyoruz. Liman bölgesine ulaşıp dereyi köprüden geçiyoruz ve asfalta
ulaşıyoruz, buradan sonrasını asfalttan yürümek istemiyoruz ve otostop ile 4 km.
uzaklıktaki Demre’ye gidiyoruz. Eksik malzemelerimizi alıyoruz ve güzel bir
yemeğin ardından, (bu arada fiyatlar çok ucuz kesinlikle burada zaman
geçirebilirsiniz) minibüsle Karaöz yoluna çıkıyoruz. Likya yolunda Demre
Alakilise bölümünün zahmetli ve keyifsiz bir parkur olduğunu Doğan’dan
öğreniyoruz, o yürümüş ve pek tavsiye etmiyor açıkçası fazla zamanımız da yok,
zira hedefimiz Geyikbayırı. Bu bölümü atlamaya karar veriyoruz, Finike Karaöz
arası ise asfalt, doğrusu bu asfalt kısmı araca binmeden yürüyenleri de pek
anlamıyorum biraz mantıksız geliyor. Minibüsle Kumluca’ya geçiyoruz, oradan
otostopla Karaöz’e geçiyoruz. Karaöz’e saat 20:00 gibi ulaşıyoruz. Niyetimiz
geceyi korsan koyunda geçirmek mesafe yaklaşık 5 km. Gece yürüyüş kararı
veriyoruz kafa lambalarımızı açıp ormanın içinden vahşi hayvan ulumaları
arasında yürüyüşe başlıyoruz, Mehmet askeri ışıklandırma kulesi gibi sürekli
etrafı tarıyor doğrusu çok heyecanlı, 2-3 km. yürümüşken bir araç duruyor ve
Korsan koyuna gittiklerini bizi alabileceklerini söylüyorlar. Tabi araçta 2
kişilik yer var! Aysun ve Mehmet’i araca bindiriyorum beni yalnız bırakmayı
istemiyorlar; ama ormanda tek başına kalıp bu yürüyüş fırsatını kaçıramam macera beni
bekliyor! Çantamı onlara veriyorum ve yürüyüşe başlıyorum. Etraftan sesler
geliyor belli ki avcılar iş başında, bir şeyin vıyıklaması ile irkiliyorum.
Neyse karınları doydu bana bulaşmazlar deyip gülüyorum ve yola devam ediyorum.
Bu korsan koyu da amma uzakmış bitmedi gitti! (burada meşhur bir spor
gazetesinin isimlerini sık sık dile getiriyorum) Mehmet bana sesleniyor ve ışık
tutuyor karanlık ormanda yürümek epey heyecanlı oldu, hadi şimdi çadırları
kuralım. Korsan koyu bildiğin ana baba günü neyse bir yer bulup yerleşiyoruz,
çay çorba yemek faslı bitiyor ve dinlenmeye geçiyoruz. Yarınki hedefimiz öğlene
kadar deniz keyfi ardından Gelidonya Feneri.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder