1 Kasım 2016 Salı

Likya Yolu Günlüğü 14. Gün (Kaleköy-Kapaklı-Andriake-Demre-Karaöz-Korsan Koyu)



14. Gün (23 Eylül): Kaleköy- Kapaklı-Andriake-Demre-Karaöz-Korsan Koyu

Sabah kahvaltımızı yapıp yola çıkıyoruz, doğrusu asker gibi değiliz, kafamıza göre kalkıyor ve genelde saat 09:00 gibi ancak yola çıkıyoruz. Likya yolu tarihe tanıklık etmek ve doğayla iç içe olmak için yürünmesi gereken bir yol, en kısa zamanda rekor kırdım en hızlı benim gibi saçma amaçlar uğruna yürünmemelidir. Doya doya tatil ve yürüyüşü beraber barındırmalıdır, yoksa amacının dışına çıkılmış olur. Kapaklı köyüne kadar nispeten kolay bir yol, Andirake geçişi ise tam bir eziyet, yol daralıyor çalılar ayaklarınızı çiziyor ve tüm sahil girintilerini yürüyorsunuz acıyla dolu birkaç saatin ardından Andirake’ye varıyoruz. Sahil çok güzel kesinlikle birkaç saat harcanmalı; ancak bizim yolumuz uzun ve devam ediyoruz. Liman bölgesine ulaşıp dereyi köprüden geçiyoruz ve asfalta ulaşıyoruz, buradan sonrasını asfalttan yürümek istemiyoruz ve otostop ile 4 km. uzaklıktaki Demre’ye gidiyoruz. Eksik malzemelerimizi alıyoruz ve güzel bir yemeğin ardından, (bu arada fiyatlar çok ucuz kesinlikle burada zaman geçirebilirsiniz) minibüsle Karaöz yoluna çıkıyoruz. Likya yolunda Demre Alakilise bölümünün zahmetli ve keyifsiz bir parkur olduğunu Doğan’dan öğreniyoruz, o yürümüş ve pek tavsiye etmiyor açıkçası fazla zamanımız da yok, zira hedefimiz Geyikbayırı. Bu bölümü atlamaya karar veriyoruz, Finike Karaöz arası ise asfalt, doğrusu bu asfalt kısmı araca binmeden yürüyenleri de pek anlamıyorum biraz mantıksız geliyor. Minibüsle Kumluca’ya geçiyoruz, oradan otostopla Karaöz’e geçiyoruz. Karaöz’e saat 20:00 gibi ulaşıyoruz. Niyetimiz geceyi korsan koyunda geçirmek mesafe yaklaşık 5 km. Gece yürüyüş kararı veriyoruz kafa lambalarımızı açıp ormanın içinden vahşi hayvan ulumaları arasında yürüyüşe başlıyoruz, Mehmet askeri ışıklandırma kulesi gibi sürekli etrafı tarıyor doğrusu çok heyecanlı, 2-3 km. yürümüşken bir araç duruyor ve Korsan koyuna gittiklerini bizi alabileceklerini söylüyorlar. Tabi araçta 2 kişilik yer var! Aysun ve Mehmet’i araca bindiriyorum beni yalnız bırakmayı istemiyorlar; ama ormanda tek başına kalıp bu  yürüyüş fırsatını kaçıramam macera beni bekliyor! Çantamı onlara veriyorum ve yürüyüşe başlıyorum. Etraftan sesler geliyor belli ki avcılar iş başında, bir şeyin vıyıklaması ile irkiliyorum. Neyse karınları doydu bana bulaşmazlar deyip gülüyorum ve yola devam ediyorum. Bu korsan koyu da amma uzakmış bitmedi gitti! (burada meşhur bir spor gazetesinin isimlerini sık sık dile getiriyorum) Mehmet bana sesleniyor ve ışık tutuyor karanlık ormanda yürümek epey heyecanlı oldu, hadi şimdi çadırları kuralım. Korsan koyu bildiğin ana baba günü neyse bir yer bulup yerleşiyoruz, çay çorba yemek faslı bitiyor ve dinlenmeye geçiyoruz. Yarınki hedefimiz öğlene kadar deniz keyfi ardından Gelidonya Feneri.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder